05 Mayıs 2024 - Pazar

Şu anda buradasınız: / DOĞRU VE GÜVENİLİR OLMAK
DOĞRU VE GÜVENİLİR OLMAK

DOĞRU VE GÜVENİLİR OLMAK SÜLEYMAN GÜLEK

Doğruluk; lügatta, “doğru olma hali, dürüstlük, sadâkat, hak, hidâyet, istikamet” anlamına gelir. Terim olarak ise, “Allah’ın emrine uygun bir yol takip etmek ve insanların haklarına riâyet etmek” demektir.
Doğru olmanın önemini Rabbimiz şöyle belirtiyor: “Allah şöyle buyuracaktır; Bu, doğrulara doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da O’ndan râzı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.” (Mâide, 5/119)
 “(O öyle yüce Allah ki) Hanginizin daha güzel (doğru) davranacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratmıştır.” (Mülk, 67/2) Yaratılışımızın gayesi, kimin daha doğru, iyi, güzel bir şekilde davranacağının tespit edilmesi için imtihandır.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Şüphesiz: ‘Rabbimiz Allah’tır’ deyip de sonra dosdoğru olanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Ahkâf, 46/13) İnsanların güvenini kazananlar, doğru, dürüst olanlar, dünya ve âhirette mutlu ve huzurlu olurlar. Peygamberimizin önemli bir özelliği ise “güvenilir” olmasıdır.
 Hz. Peygamber (s.a.s.), doğru, dürüst ve güvenilir kişiydi. Asla yalan söylemezdi.1 O, asla doğruluktan ayrılmamıştır. Doğru ne ise onu yapmıştır ve şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete götürür.”2 Doğruluk, peygamberlik sıfatlarından biridir. Her peygamber doğru sözlü dürüst bir insandır. Onlar kesinlikle yalan söylemezler. “Allah ve Rasûlü doğru söylemişlerdir.” (Ahzâb, 33/22)
 Hz. Peygamber doğru ve güvenilir bir kişiydi. Bütün peygamberler, elçilik görevine başlarken, ümmetlerine şu garantiyi vermişlerdir. “Ben size gönderilmiş güvenilir (emin) bir elçiyim.” (A‘râf, 7/68) Hz. Peygamber, daha çocukluğunda kavminin takdirini kazanmış, kendisine “el-Emîn/güvenilir kişi” lakabı verilmişti. Herkes ona güvenir ve onun doğruluğunu kabul ederdi.
“Mü’min”, Yüce Allah’ın varlığına ve birliğine inanan anlamına geldiği gibi, başkalarına güven veren ve güvenilen kişi anlamını da taşır. Öyle ise mü’min, ahdine vefalı, anlaşmalarına sadık, özü sözü bir, dostluğuna güvenilen bir insandır. Bir Müslümanın en belirgin özelliği güvenilir ve dürüst olmasıdır.
Peygamberimiz kendisine inanan insanlara güvenilir ve dürüst olmaları konusunda şu tavsiyelerde bulunmuştur: “Müslüman, elinden ve dilinden başkalarının güvende olduğu kimsedir.”3 Toplumu ayakta tutan en önemli değerlerden olan dürüstlük ve güveni hayatımıza ilke edinelim ve bu konuda Peygamberimizi kendimize örnek alalım.
Peygamberimizin güzel ahlâkı içerisinde en dikkat çekici olan hususlardan birisi onun “doğruluğu”dur. Peygamberimiz bir doğruluk timsali idi. Doğruluk, onun hayatının her safhasında var olan bir hasletti. Onun içi-dışı, özü-sözü birdi. O hem doğruluğu öğütlüyor hem de söylediklerini aynen uyguluyordu.
O, Kur’ân’ın ifadesiyle “Emrolunduğun gibi dosdoğru hareket et.” (Hûd, 11/112) İlâhî emrinin gösterdiği dosdoğru yoldan ayrılmamıştır. Doğru yoldan ayrılmamamız için, bizlere de güzel örnek olmuş ve tavsiyelerde bulunmuştur. Kendisinden öğüt isteyen birine Peygamberimiz (s.a.s.): “Allah’a inandım de sonra dosdoğru ol”4 buyurmuştur. Doğruluk düşüncede, davranışta, her şeyde olmalıdır. Hz Peygamber, “Beni Hûd ve Vâkıa sûreleri ihtiyarlattı”5 buyurarak doğruluktan ayrılmamak için çok dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Doğruluk; insanın inanç, söz ve davranışlarındaki samimiyetinin en bariz bir göstergesi ve ölçüsüdür.
Rabbimiz Allah şöyle buyuruyor: “(O öyle yüce Allah ki) Hanginizin daha güzel (doğru) davranacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratmıştır.” (Mülk, 67/2) Yaratılışımızın gayesi, kimin daha doğru, iyi, güzel bir şekilde davranacağının tespit edilmesi için imtihandır.
Doğru olmanın önemini Rabbimiz şöyle belirtiyor: “Allah şöyle buyuracaktır; Bu, doğrulara doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da O’ndan râzı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.” (Mâide, 5/119)
Doğruluğun, dürüstlüğün mükâfatı cennettir; bu şekilde doğru olmanın önemi anlaşılmaktadır. Günümüzde bazı insanlara doğruluk tavsiye edildiğinde şöyle söylüyorlar. “Doğru olmak fayda vermiyor, insanlara iyilik yapmayacaksın; kime iyilik yaparsan ondan kötülük görürsün” gibi çok yanlış sözlere şahit oluyoruz.
Günümüzde doğruluk teşvik edileceğine ona mâni olmaya çalışmaktalar. Ne imiş, “ben doğru davransam ne faydası var? Karşımdaki bana doğru davranmayabilir.” Bu, doğru davranmaya engel ve mazeret değildir. Doğruluk İslâm’ın emri, Müslümanın şiarıdır. Müslümanın görevlerinin başında doğru olmak, doğru davranmak gelir. İnancında, ibadetinde her türlü işinde doğru olmak şarttır.
İnsanlar arasında güven, sevgi ve saygının artması doğrulukla, iyilikle mümkündür. İyilikler de kişiyi cennete götürmektedir. Dolayısıyla hem doğru olmak, hem de doğrularla beraber olmak gerekmektedir: “Ey iman edenler, Allah’ın emrine uygun yaşayın. Aykırı davranmaktan sakının ve doğru olanlarla beraber olun.” (Tevbe, 9/119)
Doğruluğu benimseyen, savunan kişilerle beraber olmak ve onlardan yana olmak gerekir. Allah Teâlâ, Fâtiha sûresinde bizlere şu şekilde davranmamızı, dua etmemizi buyuruyor: “Bizi doğru yola ilet, kendilerine (lütfundan) nimet verdiğin (iyi) kimselerin yoluna (ilet), gazaba uğramışların ve sapıtanların değil (yâ Rab).” (Fâtiha, 1/5-7) Doğruluktan ayrılmamamız, doğru yolda olmamız ve doğruların yolunda olmamız için çok dua etmek ve gereği ne ise yapmak durumundayız. Çünkü Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Allah’ın gösterdiği doğru yolu bırakıp kendi arzusuna (yanlış yola) uyan kimselerden daha sapık kim vardır?” (Kasas, 28/50) “Bu Kur’ân, insanlara en doğru yolu gösterir.” (İsrâ, 17/9) Kur’ân’ın, İslâm’ın dışındaki yollar, gayr-i İslâmî düşünceler, yaşayışlar insanları doğru yoldan uzaklaştırır. İslâm’a aykırı uygulamalar, yollar asla doğru değildir. Doğru yol bellidir; İslâm’ın yoludur. Bunun dışındaki yollar batıldır ve insanları dünya ve âhirette hüsrana götürür.
“Şüphesiz: ‘Rabbimiz Allah’tır’ deyip de sonra dosdoğru olanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. İşte onlar cennetlikdirler, yaptıklarına karşılık orada ebedi olarak kalacaklardır.” (Ahkâf, 46/13) Allah’ın emirlerine uygun yaşama gayretinde olanlar, insanların güvenini kazananlar, doğru, dürüst olanlar dünya ve âhirette mutlu ve huzurlu olurlar.
Şu imtihan dünyasında doğru, dürüst olmaya çalışalım. Çünkü nefis ve şeytan, heva ve hevesler, arzu ve istekler, menfaat ve ihtiraslar, bağımlılık ve tutkular, güç ve dünya tutkusu, sürekli iman ve istikametimize zarar veren, bizleri hidayetten dalalete sürükleyen unsurlardır. Bu sebeple imtihanı, ancak Rabbimizin lütuf ve inayetiyle, sadık iman, samimi niyet, sahih bilgi ve salih amellerle kazanabileceğimizi anlamalıyız.

Doğruluk ve güven, hem dünya ve hem de ahiret için vazgeçilmez iki ilkedir. Doğruluğun yeri kalptir, iyi niyetli, ihlâslı ve samimî olan insanın inancı da sağlamdır. Niyeti ve inancı bozuk insanin sözleri ve işleri de bozuk olur. Bu sebeple insan önce doğru bir inanca sahip olmalı, sonra bu inancını söz ve davranışlarına yansıtmalıdır. Fert ve toplumun başarı ve mutluluğu, doğru ve güvenilir olmalarına bağlıdır. Peygamberimiz (s.a.s.), doğruluğu sayesinde peygamberlik öncesinde bile güvenilir Muhammed “Muhammedü’l-Emin” unvanını almıştır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) son derece güvenilir, özü sözü doğru, hayatında hiç yalan söylememiş, kimseyi aldatmamış örnek bir şahsiyettir.
 Peygamberimizin de örnek olarak gösterdiği gibi; özümüzde, sözümüzde, ailemizde, ticaretimizde kısaca bütün davranışlarımızda dürüst, güvenilir ve dosdoğru olmaya çalışmalıyız.
 Peygamberimiz şöyle dua ederdi; “Allah’ım! Senden hep doğru yolda yürümeyi, emirlerine uyup, yasaklarından kaçmayı, iffetli olmayı ve gönül zenginliği kazanmayı isterim.”6
 “Allah’ım! Beni senin doğru yoluna ilet! Nefsimin şerrinden beni koru.” 7
“Allah’ım! Beni doğru yola ilet ve o yolda başarılı kıl!”8
 Bu itibarla Hz. Peygamber (s.a.s.) gibi dua edelim ve her konuda doğru dürüst ve güvenilir bir kişi olmaya gayret edelim. Ne mutlu doğru, dürüst ve güvenilir bir kişi olanlara!
Buhârî, Bedu’l-Vahy, 6.
Buhârî, Edeb, 69.
Tirmizî, Îmân, 12.
Müslim, Îmân, 62.
Tirmizî, Tefsir, 57.
Müslim, Zikr, 72.
Tirmizî, De‘avât,70.
Ebû Dâvûd, Hitem, 4.

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul